duymak

duymak
слы́шать
* * *
-i
1) чу́вствовать; ощуща́ть

elimin üzerinde bir böceğin gezdiğini duydum — я почу́вствовал, как по мое́й руке́ ползла́ бука́шка

2) слы́шать

içeridekiler konuştuklarımızı duyarlar mı? — слы́шат ли на́ши разгово́ры те, кто нахо́дится внутри́?

kulakları hiç duymuyor — он ничего́ не слы́шит

3) узна́ть, услы́шать что о ком-чём

devlet başkanının geleceğini duyduk — мы узна́ли, что приезжа́ет президе́нт

hiç böyle isim duymadık — мы никогда́ не слы́шали тако́го и́мени

kulağımla duydum — я слы́шал [э́то] свои́ми [со́бственными] уша́ми

kulaktan duymak — знать понаслы́шке

4) испы́тывать (волнение, радость и т. п.); воспринима́ть, чу́вствовать (музыку и т п.)

gurur duymak — испы́тывать чу́вство го́рдости

müzikten büyük bir zevk duyar — он получа́ет огро́мное удово́льствие от му́зыки


Türkçe-rusça sözlük. 2013.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Смотреть что такое "duymak" в других словарях:

  • duymak — i, ar 1) Bilgi almak, öğrenmek, haber almak Yaptıklarını duydum. 2) İşitmek, ses almak Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor. Y. Z. Ortaç 3) Dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmek Yüzme denilen mucizeyi ancak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arzu duymak — birine veya bir şeye karşı istek duymak Koşmak, raksetmek, tehlikeli jimnastik hünerleri icra etmek arzuları duyuyordum. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • istek duymak — bir şeye karşı eğilim duymak, arzulamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vicdan azabı çekmek (veya duymak) — istenilmeden veya bilinçsizce yapılan kötü bir işten dolayı üzülmek, pişmanlık duymak Gözlerinde minnet yaşlarıyla yüzüme baktıkça vicdan azabına benzer bir şey duyuyor. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yakınlık duymak — birine karşı sevgi veya ilgi duymak İkisi de birbirlerine yakınlık duyuyorlardı. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • acı çekmek (veya duymak) — 1) ağrı, sızı duymak Ameliyattan sonra çok acı çekti. 2) mec. üzülmek, üzüntü içinde kalmak Bu faciaya bizzat karışmışım gibi bir acı duyuyordum. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • alaka duymak — ilgi duymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ilgi duymak — bir işe, bir olaya, bir kimseye önem vermek, yakınlık duymak Yeni istidatlara her zaman ilgi duyan bir büyük sanatçı idi. C. Uçuk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kokusunu (veya koku) almak (veya duymak) — 1) bir nesnenin kokusunu algılamak Yaz yağmuru yağdığı vakit burada toprağın güzel kokusunu duymak mümkündür. M. Ş. Esendal 2) mec. gizli tutulan bir şeyi sezmek Yılların gazetecisisin oğlum, iyi haberin kokusunu kilometrelerce uzaktan alırsın. A …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • merak sarmak (veya duymak veya salmak) — (bir şeye) bir şeyi edinme, yapma veya onunla uğraşma isteğine kapılmak, bir şeye eğilim duymak Miralay beyimiz, emekli olduktan sonra komisyonculuğa kalkan veya cins tavuk yetiştirmeye merak salan soydan değildir. H. Taner Bu adama, her gördüğüm …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • antipati duymak — kanı kaynamamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük


Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»